Bir şey istiyorum bu dünyadan, olmayan bir şey. Kalbim kupkuru şimdi, ruhum gibi. Yetmiş beşine gelmiş dedenin otobüs kartına gülümsemesi gülümsetti beni, kırk beşime bile gelemeyeceğimi biliyorum. Hissiyat… Gözüm dalıyor, yere yere bakıyor. Toprak çekermiş… Annem yere bakardı ömrünün son demlerinde, sonra dem acıdı. Ürkütüyor ölüm gerçeği. Dün oturduğun kanepede bugün kimse oturmak istemiyor. Ölünün izlerini taşıyor sanıyorlar, ürperiyorlar. Bilmiyorlar ki asıl diriler zararlıdır, cansız olan her şey zararsızdır.
İnsanlar robotlaştılar! Ruhlar etkisiz, makine bağımlısı olarak yaşıyoruz. Herkes küçük bir ekran karşısında yaşlanıyor. Annesi çocuğu, çocuğu annesini duymuyor. Gazete okumuyor babalar. Ekranda, o küçük ekranda; sahte Mevlana sözleri üreten şarlatanların yazılarını okuyorlar. Ölümün ürpertisi etkiliyor, tüyleri diken diken oluyor; kendileri günde milyon kez öldüklerinin farkında değiller.