'Susmak yerine konuşsan, yaşadıklarınızı hiçbir şeyi gizlemeden anlatsaydın keşke. Birbirini doğuran soru işaretlerine gebe kalmazdın o zaman. Birden hiç beklemediğim bir şey yaptın. Kanepeye, tam yanıma bıraktın kendini. Islak saçlı başını göğsüme yaslayıp ağlamaya başladın. "Beni bırakma, lütfen bırakma beni." Ben değildim ki seni bırakan. On yılı aşmış bir evliliğin ardından bırakılan bendim.'
Karısının cep telefonuna gelen bir mesajı okuyunca bütün yaşamı alt üst olan bir erkeğin karmaşık gnüleri, iç içe geçmiş öykülerle anlatılıyor Bıyık İzi Yalanları'nda. Aldatmak-aldanmak tema'sıyla birbirine bağlanan öyküler, böylesine yakıcı bir olayı bile alçak sesli, sevecen, bağışlayıcı bir duruşla verirken, anlatıcının ve anlatılanın kırılganlığını son derece incelikle işlediği ayrıntılarda gösteriyor. Attila Şenkon, yargılamayan, öykü kişilerinin yanında yer almayan, tarafsız yazar tutumunu koruyan, yalın ama ironiden uzak durmayan bir dil kullanıyor. Çağdaş bir konuyu bir erkeğin ruhundan anlatıyor.