Zaman, sanıldığı ve gösterilmek istendiği gibi herkese eşit ve demokratik bir biçimde dağıtılmamıştır. Toplumsal zamanın örgütlenişine ve günlük hayatın bölünümlerine baktığımızda diğer her şeyde olduğu gibi sınıfsal bölünüm, zamanın yaşanışında da karşıt biçimlerle çıkar ortaya.
Â
Görelilik kuramı, «sabit», «değişmez», «kendinde» ve «süredurumsal» zaman kavrayışını yıktı ve yeni bir zaman kavrayışı getirdi. Zaman kavrayışındaki bu değişimin teoriyle ilişkisinin kurulması ise eksik kalan yön oldu.
Â
Bu çalışmada gündelik hayatın her konusuna sirayet etmiÅŸ ve belirler hale gelmiÅŸ olan hızlanmanın üretim teknolojileri ve üretim süreçleriyle, küreselleÅŸmeyle, günlük hayatın örgütlenmesiyle iliÅŸkileri kuruluyor. Yanısıra, konu sadece teknolojideki geliÅŸmeler ve üretim ve dolaşım süreçlerindeki etkileriyle sınırlı ele alınmıyor; toplumsal iliÅŸkilerdeki deÄŸiÅŸim, düşünce ve duygularımız, algı ve bilinç oluÅŸumundaki deÄŸiÅŸmeler ve oluÅŸan karşı görüş ve yaÅŸam biçimleri de deÄŸerlendiriliyor. Ãœretim süreçlerinin ve gündelik hayatın hıza baÄŸlı örgütlenmesini empoze eden kapitalizmin «zaman yönetimi» politikalarının karşısına çalışma sürelerini azaltmanın, kapitalizmin zamanımızın üzerindeki hegemonyasını kırmanın ve zamanın kendisinin baÅŸlıca deÄŸer haline geleceÄŸi özgürleÅŸmenin olanakları koyuluyor. Önceki zamanlara, önceki yaÅŸam biçimlerine özlem duyulması ve onları geri getirme arayışları eleÅŸtirilirken, kapitalizmin kendi «şimdi»sini mutlaklaÅŸtırması ve çözümü kendi döngüsüne hapsetmesine karşı yeni bir toplumu ve yeni bir yaÅŸamı var etmenin imkanları serimleniyor.Â
Â
Zamanı yaşayışın nicelleştirilerek hiçleşmesi, nitelikli zaman geçirmeye ayrılabilen süreyi gitgide azaltıyor. Yapmak istediklerimiz ve ancak onları yaptığımız zaman kendimizi gerçekleştirebilecek olduklarımız özlem halinde dururken, yapmak istemediklerimize mahkûm olarak geçiyor zamanımız. Elimizden alınmış hayatımız, yaşanmayan, yaşanamayan zamanlar mezarlığı bırakarak sonlanıyor. Dışımızda, üstümüzde, bizi yöneten ve ezen, dijitalleştikçe nesneleşen, içinde yok olup gittiğimiz bu zamanın yabancısıyız.
Kapitalizm, elimizden aldığı zamanları kendisiyle birlikte çürütüyor. Çözülü, parçalanmış, nesneleştirilmiş ve hiçleştirilmiş... Toplumsal ve bireysel olarak zamanı nasıl kullanacağımız, zamanın ve hayatın kurgusunu değiştirmek, büyüyen bir soru ve büyüyen bir ihtiyaç. Bilişim çağının çözümlenmiş bütün kodları, küresel mekanın küresel zamanı, yeni sınıf ve yeni toplum durumu, ihtiyaçlarımızı karşılama biçimini kökten değiştirmenin imkanları, hayatı sarsacak ve kökten değiştirecek yeni bir zamanı, yeni bir hayatı çağırıyor: ZAMANDA KÖLELİKTEN ZAMANDA ÖZGÜRLÜĞE.