Yazar, "çağdaş ideolojiler"in nadir ve izafi müsbet taraflarına, objektif anlayış gereği temas etmekle birlikte; asıl ağırlığı, onların gerçek nizama ve insan tabiatına göre taşıdıkları zaaflara, batılılara tahsis etmiştir. Ancak, eserin maksadı, peşin hükümle söz konusu ideolojileri çürüğe çıkartmak değildir. Bu netice; insanın yaratılışından ve vahyin ışığından hareketle yapılan mükemmel ilmi, rasyonel ve objektif incelemelerle, inkar edilemiyecek şekilde ortaya konmaktadır.
Günümüzde demokrasi, kapitalizm ve marksizm gibi ideolojiler hakkında çeşitli açılardan yapılmış kıymetli tenkitlerin bulunduğu bir gerçektir. Elinizdeki eserin o tür tenkitçi yaklaşımlardan farkı; insan zihninden saf düşünce veya sinsi plan gereği çıkmış herhangi bir kanun ya da formüle "tabu" kıymeti vermemesidir. Sosyal, psikolojik, fiziki ve benzeri olayları inceleyen "çağdaş" mütefekkirlerin, "metafizik" kayıtlardan kopmayı tam ve kusursuz ilmi düşünce için şart görmeleri; daha doğrusu, "işe Allah'ı karıştırmamaları", yaygın bir kabulle pozitivist fazilet telakki edilir. Fakat, bu durumlarda "pozitivist düşünce" mensuplarının yine "tabu"ları vardır. Hatta, tabiatı incelerken işe Allah'ı karıştırmama prensibi, bilfiil tabiatı Allah kabul etmek gibi ilkel bir bağnazlığa dönüşebilmektedir.
Muhammed Kutub, pozitivist tanrı edinmemiş akıllara, bu eseriyle ilmi bir metod da sunmuştur. İnsan hükümlendirmelerinin hiçbirine peşin "tabu" ya da postülat değeri tanımazken; Allah'ın kanunlarından hareket edişin gerçek manada akli, mantıki, ilmi ve insan tabiatına uygun yaklaşıma nasıl imkan sağladığını göstermiştir. Özetle yazar, pek çok müslüman aydına musallat olan "batılı manada ilmi düşünce" kompleks ve şartlanmasından kolayca uzak durabilmiş; eseriyle bu sıhhat ve izzeti adeta dersleştirmiştir.