Yerli otomobil markası üretmek isteyen bir CEO, şirketin sahibini de kandırıp önüne geçenleri şeriat adı altında infaz ettirirse ne olur?
İşte bu kitap tam da bu soru bağlamında oluşacak onlarca sorunun cevabını veriyor...
“Ben Rıfat! Karagümrüklü Rıfat. Babadan yetim Rıfat. Yedi yaşında çocuk esirgeme kurumunda bir yetim, on yaşında Hulusi Bey’in evlatlığı, yirmi yaşında şirkette küçük bir memur, yirmi beş yaşında genel müdür, otuz yaşında bakanlarla, başbakanlarla toplantı yapan yönetim kurulu başkanı. Önce Hulusi Bey’in, sonra Şükrü Bey’in, sonra da Berk Bey’in sadık hizmetkârı Rıfat.
Ben Rıfat! Bir sözüyle binlerce insanı aç bırakacak, hayatını bitirecek kudrete sahip Rıfat. İktidar indirip bindirmeye kadir Rıfat. Yükseldikçe tepe taklak aşağılara yuvarlanmaya daha da yaklaşan Rıfat. İçindeki hırsı bitiremeyen, beş kıta, yedi denizde milyarlarca insana hükmetme sevdasını engelleyemeyen Rıfat.
Ben Rıfat! Yetimhanenin soğuk koğuşunda uyumaya çalışırken, korkudan altına kaçırıp bakıcısından dayak yiyen zavallı bir çocuktan, devasa bir imparatorluğun başına geçecek zeka ve azme sahip yenilmez bir adam yaratan Rıfat. Gizli bir ibadet gibi zavallı günlerini hatırlayıp yanan, sahip olduğu her şeyin bedelini kat kat fazlasıyla ödemiş Rıfat.
Ben Rıfat! Anadan öksüz Rıfat. Yüzünü aldığı annesini hatırlamamak için, aynalardan kaçan Rıfat. Kardeşlerinin nerede olduğunu, ne yaptığını bilmeyen, bilmek de istemeyen Rıfat. Geçmişe dair ne varsa koparıp atmak istemesine rağmen, kaderi boynuna celladın yağlı kemendi gibi dolanmış Rıfat."