'' Ben cin taifesinden bir zatı hürmetliyim. Derler ki bana Şam Şeytanı… Çoban külahı, tarla faresi… Ben ki kırmızı havadan yaratılma, gökten zembille inme, cadıların süpürgesinde bir tel! Ağızlarda arsızca şaplatılan bir sakız… Ben Şam Şeytan’ı. Çoban külahı, tarla faresi, burun kılı, soğan kabuğu… Ben, kara yerin dibinden gelme bir ifritim!’’
Şeytan’a çok öfkelenmiştim. Ona cevap vermem gerekiyordu. Son bir hamleyle;
‘’Elif… Lam… Mim… Ra… Sen ki huzuru ilmiyeden kovulmuş faydasız bilgi. Âdem’e itaat etmeyen bunak ışık… Âdem ile Havva’nın Aşkını kıskanıp, bizi cennetten kovan koca karı! Hayallerime şekil veren zihnimden derhal uzak dur! ’’ dedim.