1930'ların İngiltere'si... Amaçsız, hiçbir şey üretmeyen, davetten davete koşarak heyecan arayan sosyete ünlüleri ve onlara uyum sağlama çabası içindeki, ülkenin en ünlü dedektifi Christhopher Banks...
Çözdüğü cinayetlerle büyük ün kazanan Christopher Banks'in çocukluğunda yaşadığı travma, hayatına gölge düşürmektedir. Şanghay'da, bütün gününü Japon arkadaşı Akira ile "dedektifçilik" oynayarak geçiren kaygısız bir çocukken, babasıyla annesi arka arkaya ortadan kaybolmuştur. Dokuz yaşında yapayalnız kalan Christhopter, duygularını kimseye belli etmemeye çalışarak kendisinden beklenenleri yapar. Okulu bitirir, ünlü bir dedektif olur ve toplum içinde kendine bir yer edinir, ama anne babasını bulma takıntısı içinde giderek büyümektedir. Dünya yeni bir savaşa doğru giderken, çocukluğunun şehrine dönüp bu esrarengiz olayı çözmeye karar verir. Bunu yapması halinde medeniyeti yaklaşmakta olan felaketten kurtarabileceğine inanmaktadır. Ancak çocukluk hayallerinin yetişkin Banks'e egemen olması, olaylara bakışını çarpıtmıştır. Banks'in zihnini bulandıran hayallerle gerçek birbirine karışacak ve okuyucu, onun hafızasının labirentlerinde gerçeğin kırıntılarını kovalarken, zaman zaman "dedektifçilik" oynamak durumunda kalacaktır.
"Pek çok iyi yazar var, ama iyi romancıya ender rastlanıyor. Ishiguro o ender olanlardan."