Sosyal barış sürecine din eğitiminin yapacağı katkının tespiti amacıyla hazırlanan bu araştırmanın çıkış noktasını; "İnsanlar ve gruplar arasında zaman zaman baş gösteren ayrımcılık, çatışma, şiddet ve terör gibi sorunların yerini uzlaşmaya bırakmasında; anlayış ve hoşgörü esasları çerçevesinde el birliğiyle bir barış toplumu oluşturmada din eğitiminin sahip olduğu güçten nasıl yararlanılabilir?" sorusu oluşturmaktadır. İç ve dış tehditlere karşı sadece savunmaya yapılan harcamalar ve güvenlik güçlerinin sayısını artırma gibi fiziki-lojistik tedbirler yeterli değildir. Sosyal hayatta barışın egemen kılınması, insanı merkeze alan ve onun duygularını barışsever olma doğrultusunda eğitmeyi amaçlayan çözüm önerileri üzerinde durmayı gerektirir. Çünkü sosyal barış, öncelikle insandaki iyi duyguları geliştirmeyi hedefleyen eğitimi ilgilendirmektedir. Özellikle din eğitimi, bu konuda önemli bir imkandır. Kanunların ve dış otoritelerin ulaşamadığı durumlarda bile vicdanları etkileyebilen din eğitimi, toplum bireylerine bilinçli davranma alışkanlığı kazandırmaya yönelik önemli bir güçtür.