Lübnanlılara göre Suha Beşara, Direniş'in canlı simgesidir. Genç kızlığa adım attığı 1988 yılında, İsrail işgal gücü hesabına güneyi elinde bulunduran Güney lübnan ordusu Komutanı Antonie Lahad'ı yok etmeye çalıştı. Tutuklanan, hiç yargılanmayan, işkence gören Suha, Kiam cehennemine hapsedildi. İşbirliği yapmayı kabul etmediği için altı yılı tecritte olmak üzeer burada tam on yıl kaldı.
Suha Başara, yaşadıklarını insanın içini ürperterek anlatıyor.
"Ülkem için ölme fikrini kabul etmiştim. Kendimi bütün yeryüzüne, bütün insanlığa bağlı hissediyordum. Lübnan'da doğmuş, büyümüştüm. Bu toprağa aittim. Ülkem, benim için soluduğum hava kadar saf ve yalındı. Barışın değerini, ancak onu yitirdiğimiz zaman anlıyoruz ne yazık ki. Beni bu topraktan sürgün etmek istemişlerdi. Böylece savaşın bur çocuğu olmuştum. İşgal altında, bir geçiş belgesine, sokağa çıkma yasağına bağlı kalarak büyümenin, özgürlükten ve kimlikten yoksun yaşamının ne demek olduğunu anlamak gerek.