İsmet Zeki Eyüboğlu, 60'lı yıllarda yayınlandığı sırada ilgiyle karşılanan bu çarpıcı incelemesini yeni örnek ve açıklamalarla geliştirirken, Divan şiirinde somut olan ve insani içerik taşıyan bir sevginin yalnızca erkeğin erkeğe aşkında evrensel düzeye çıkabildiği sergiliyor. Tanrısal simgelere sığınılarak dile getirilen bu sevginin kaynağının Muhyiddin Arabi'de açıklandığını ortaya koyuyor: 'Tanrı bana sevgiden, sevişmeden duyduğum en derin tat içinde, boşalma sırasında, güzel bir kadın olarak görünür.' Osmanlı Divan şiirinin kurucusu Ahmed Paşa'dan, Son Divan şairi Şeyh Galip'e; Avni'den Muhibbi'ye, Zati'den Hamamizade İhsan'a, Baki'den Şeyhülislam Yahya'ya, Necati'den Nedim'e sürdürülen geleneğin sonucu çok açıktır: 'Divan şiirinde gerçek sevgi, erkeğin erkeği sevmesidir. Öteki sevgi soyuttur.'