Duydum ki ayrılacakmışsın buradan, etme
Gösteriyorsun sevgini başka eşine dostuna, etme
Garipsin sen bu dünyada; ne yapacaksın gurbette?
Hangi ciğeri yaralıya kastın var? Etme
Kaçırma kendini bizden; gitme ellere
Kaçamak bakar durursun başkalarına, etme
Ay yüzlüm! Felek alt üst oldu senin yüzünden
Yıkar, yerle bir edersin bizi; etme
Neden vaatte bulunur, neden yeminler edersin?
Yemini, işveyi kalkan edersin kendine; etme
Haram düşkünü gözlerim güzelliğinin hırsızıdır
Canım benim; bakış hırsızına ceza kesersin; etme!
Divân-ı Kebir… Bir aşk kitabı, aşkın kitabı… Hissin, yalvarışın, yakarışın, aşkın yazıya dökülmüş hali… En içten duyguların, en içten ağlamaların, vuslatsız arayışların hüznünü hecelerinde taşıyan, benzeri olmayan bir eser.
Mevlânâ’nın Mesnevi kadar bilinen, Mesnevi kadar okunan eseri Divân-ı Kebir’den titizlikle seçilmiş ve Farsçalarıyla beraber sunulmuş gazel ve rubailer, adeta bizleri aşkın sonsuzluğuna savuran bir rüzgâr…