Çok uzak zamanlarda değil, günümüzün otuz, bilemediniz elli yıl öncesinde,
üstelik hep “ülkemizde” geçiyor Efrâsiyâb’ın Hikâyeleri. Ancak... Sanki o
zamanlardan ve o mekânlardan değil de, başka zaman ve mekânlardan,
hatta başka dillerden aşina olduğumuz hikâyeler... Yani, Puslu Kıtalar
Atlası’nı ve Kitab-ül Hiyel’i okumuş olanların tahmin edebilecekleri
gibi, üzerine söz söylemesi zor, “içine dalması” keyif verici kitaplardan:
Estetik’le oyun’un, mizah’la felsefe’nin, tarih’le mistisizm’in edebî bir
buluşması..