Ben Ali Bey’e dedim. Biz, dedim, ne yaptık ya? Biz dedim, ne yaptık? Fabrikanın malını mı çaldık? Fabrikanın malına zarar mı verdik? Biz dedim, namusumuz, şerefimiz için sendika getirmeye çalıştık ya! Ne yaptık? Biz ne yaptık? Semih Bey’e dedim, ya Semih Bey dedim, benden ne zarar gördün dedim ya. Benim ne hatam var dedim, benim neyim var dedim, beni dedim niye çıkardın ya!”
Alpkan Birelma’nın çalışması, işçi hareketine gerçekten bambaşka bir bakış getiriyor. Alışılagelen sendikacılık tarihinde, grev dökümlerinde, eylem günlüklerinde bulamayacağımız, ta içeriden bir gözlem… İşçileri harekete geçiren, onları sınıfsal bilinçlenmeye götüren gerçek saikleri, öfkeleri, hayalleri hesaba katan bir analiz.Ekmek ve Haysiyet Mücadelesi, adından da çıkarılabileceği gibi, işçi sınıfı hareketinin maddi talepler yanında, insan olarak saygı görme talebine, tanınma mücadelesine dayanarak geliştiğini gösteriyor. İşçi sınıfının sabit bir yapı değil, tarihsel ve kültürel bir oluşum olduğunu ortaya koyan E. P. Thompson’dan (eleştirel bir bakışla) ilham alan bu araştırmayı, bir roman gibi de okuyabilirsiniz. Arkadaşlık ve yardımlaşmanın, insan onurunun, yenilginin, yenilgiyle baş etmenin, başarmanın, kazanmanın yer aldığı bir roman...