“Sıradan bir eylül ayı Tin kasabası için hiç bu kadar olağandışı olmamıştı. Kasaba meclis toplantısının yanında, kasaba başkanı ve kasaba meclis üyesi seçimlerinin de bu sene yapılacak olmasının yanında, senelerdir görmezden gelerek yaşamaya alıştıkları Aydoruğu Şatosu halkıyla belki de ilk defa bu kadar yakın bir temasa geçeceklerdi. Bu, resmen senelerdir ustaca görmezden geldikleri devasa şatonun gözlerine sokulmasından başka bir şey değildi.”
Çimli sokaklarıyla, çiçeklerle donanmış bahçeli evleriyle kendi küçük dünyalarından başka bir dünya tanımayan Tin kasabası halkı, yaşadıkları devasa ormanın içindeki diğer ırkların varlığını unutmalarının bedelini ödemek zorunda kalacaklar. Bunu engellemeye çalışan ve ormanın içindeki ırkların arasında bir köprü görevi gören Aydoruğu Şatosu sahibi Silverton ve halkını önemli bir görev beklemektedir.