Dünyanın her coğrafyasında, uygarlık tarihinin her periyodunda ve her kültürde kesintisiz biçimde, değişik materyaller üzerine betimlenen bereket sembolü falluslar arkeolojisi dünyasının ihmal edilmiş, ötelenmiş bir nesnesidir. Bedendeki onca organ içinde erkeklik organının bu denli sembolik bir anlam yüklenmesi ve tüm dünya tarafından bu anlamın korunması ve üretilmesini açıklamak, araştırmacıyı bilim sınırlarının da dışına çıkmaya mecbur bırakmaktadır.
İsmail Gezgin, Fallusun Arkeolojisi’nde, arkeologların basitçe bereketle özdeşleştirdikleri bir sembolün, yüklendiği anlamı ve toplumlar üzerindeki dönüştürücü etkisini açıklarken fallus konusunda söylenecek tüm sözleri söylemekten ziyade, söylenecek ne kadar çok söz olduğunu ortaya koymaktadır.