Freud, ahlak tarafından kızgın demirle damgalanan libido'nun insan varlığının yıkılmaz bir parçasını oluşturduğunu kesinlikle açıkladı. Bu öğe hiçbir zaman uzaklaştırılamaz, fakat bazı durumlarda, bilince geçişiyle faaliyetinin yararlı kılınması başarılabilir. Eski toplumsal törelerin bir baş tehlike saydığı bu bilinçlenmeyi bir çare olarak gören Freud, tam tersine, eski ahlakın iyilik sandığı içe tıkmayı gerçek tehlike olarak ispatlıyor. Eski metodun künk altında tuttuğu şeyi o, gün ışığına çıkarıp yaymak istiyor. Bilmezlikten gelme yerine ne olduğunu anlama, sakınma yerine yanaşma; bakışlardan çevirme yerine derinleştirme istiyor. Örtme yerine çırılçıplak soyma! Yalnız içgüdüleri tanıyanlar onları disipline sokabilir; iblisleri ancak, uçurumlarından çekip çıkaran ve onlarla yüz yüze bakabilen uysallaştırabilir. Utanmanın estetikle ve filolojiyle ne kadar ilgisi varsa, tıbbın da ahlakla o kadar ilgisi vardır; onun önemli görevi, insanın en gizli sırlarını sessizlik içine indirmek değildir, onları konuşmaya zorlamaktır.