Herkesin bildiği gibi, Novum Organum adlı kitabın başında, bilgi gemisinin Herakles sütunlarını aşarak serüvene atıldığı okyanusu gösteren bir resim vardır. Burada, insanoğlu ilerleyecek ve bilim gelişecek yazmaktadır. Yeryüzünün keşfedilmesi ile bilgi artışının aynı çağa tesadüf etmesi, kaderin ya da ilahi takdirin isteğidir ve bunun unutulmaması gerekir. Yolculuk kesin şeyler değil, yalnızca umutlar sunar. Okyanus yolculuğu uzun, öngörülemez bir serüvendir; eski güvenlik alanlarının ve kökleşmiş düşünce biçimlerinin daha başhangıçta terk edilişini içerir. Yola koyulmak ve o serüvenin "belirsiz, zorlu ve ıssız yollarına" göğüs germek için; aklın önce arınması ve kendini, kendi doğal yapısını, dilini, "öğrenilmiş" muhtevasını tartışma konusu yapması gerekir. İnsanlar, sadece yıldızlara bakarak yol bulabildikleri devirlerde, en fazla kıtaların kıyılarında volta atabiliyor ve küçük denizlerle Akdeniz'i aşabiliyorlardı. Okyanusu aşmak ve yeni bir dünya keşfetmek için pusulanın bulunması gerekecektir. Matbaanın ve barutun icadının ardından, pusulanın bulunması ile birlikte okyanus yolculukları dünya tarihini altüst etmiş, insanın konumunu değiştirmiştir. Hiçbir imparatorluğun, hiçbir felsefe okulunun, hiçbir yıldızın insan tarihi üzerindeki etkisi, bu keşiflerden daha büyük olmamıştır. Eskilerin felsefelerini kullanılmaz kılan bunlardır.