Gün batmaktaydı. Güneşin sarı ufku, tepeleri aşarken ve kapkara bulutlar gökyüzünde çoğalırken, esrarengiz bir yolcu, doğunun yoksul yollarına düşmüştü.
Yağmur iyice bastırıyor, şimşeklerin kayalıklara çakılışı ateş kıvılcımları saçıyordu. Zeliha’nın çok arzu ederek görmek istediği çimenli tepelere doğru sürdü kendisini. Yağmur gittikçe şiddetini artırarak şimşeklerini salıyordu. Tepelere doğru daha fazla gidemez oldu. Yağmurdan sırılsıklam olmuş, artık adım atamıyordu. Olduğu yerde etrafa bakındı. Biraz ileride büyük bir kayalık olduğunu gördü. Oraya doğru gitmeliydi. Berfo bebek ya ölmüş ya da son nefesini vermek üzereydi.