1970’lerin sonlarında doğru yayımlanan ilk şiirlerini hatırlıyorum. Yalın bir söyleyiş, kapalılıktan uzak ve munis imge anlayışı içinde şiirsel gerilimi yakalayabilen şiirlerdi bunlar. Ömer Ateş’i, şiir birikimimizi iyi değerlendiren o dönemin genç şairlerinden biri olarak görmüştüm. Ayrıca ilk verimlerinde şiir anlayışının belirginliği de olumlu bir işaretti. 1976’dan bu yana aynı çizgide sürdürdü şiirini. Demek ki yanılmamışım ilk izlenimimde.
Ömer Ateş’in 40 yıla yaklaşan şiir serüvenine baktığımızda az yazan bir şair olduğunu görürüz. Belki titizliğindendir bu. Bana kalırsa şiir anlayışının etkisi var bunda. Şiirini zihin dünyasında mayalanmaya bırakan, daha açıkçası “kendine mühlet verme” sabrını gösteren şairlerden.
Şiirlerini topluca okuduğunuzda ince bir hüznün, çekingenliğin ama alabildiğine hayatın farkında olmanın getirdiği karşıtlığı sevgiyle, hoşgörüyle ama eleştirerek de dile getirdiğini görürsünüz. Şiirsel gerilimi de işte bu yolla sağlar. Bütün şiirlerinde bu özelliği bulabilirsiniz ama bence “Vasiyetname” başlıklı şiiri bile yeter…
Eray Canberk