Zühal Tekkanat’ın günlükleri, günceleri alışıldık, bilindik günlüklere pek benzemiyor. Kendine özgü gözlem ve duygularını, düşüncelerini günü gününe yazmaz, tersine kendince önemli bulduğu tanıklıklarını, yaşadıklarını şiirsel bir dille, bazen de gerçeğin o ele avuca sığmayan ışığıyla hiç lafı eğip bükmeden söyler. Günleri aydınlığın ipiyle örerek yazar. Günörgüsü bundan! Burada Zühal Tekkanat tarihsel bir belgenin aynası olmuştur artık! Kısa ve özlü anlatır. Çünkü uzun konuşup, hiçbir şey söylemeyenlerden haz etmez. İçtenliğini, samimiyetini, edebiyata ve şiire olan sevdasını ciddiyetin hırkasıyla da sarıp sarmalamak ister. Tam konuşur gibi yazıyor derken birdenbire sizi şiirin bahçesine çıkarıverir. Duygusal patlamalarını disipline etmiş, bireye ve kendine ilişkin yazarken toplumsal olanı da asla ıskalamamıştır. Zühal Tekkanat’ın günlükleri “Aydınlık Günceler” adıyla her ay Üvercinka Kültür Sanat Dergisi’nde yayınlanmış, daha çok edebiyata, şiire düşülmüş notlar gibidir. Günörgüsü güncelerini içe dönük o doğal tavrını koruyarak yazarken kendisini dışarıya asla kapatmaz. Sanat, siyaset ve edebiyat üçgeni içinde mutlaka hayvan sevgisine yer veriyor olması onun sanat ve insanseverliğinin yanı sıra sıkı bir hayvansever dostluğuna işaret etmesi günlüklerinin edebi bir nitelik kazanmasına engel değil aksine, güncelerine tatlı bir ahenk, enfes bir lezzet kattığını da söyleyebiliriz. Anı ile günlük Zühal Tekkanat’ta iç içe geçmiş, asla birbirinden ayrılmaz ve sarmaşdolaş bir bütün halinde yazılır. Cumhuriyet yüzlü, güneş kalpli bir şairin, Zühal Tekkanat’ın günceleri günsöküğü kuşlar gibi o narin ruhumuza nasıl da konu-yorlar. Okuyunuz efendim. Ben bir hatıra defteri olsaydım yaşadığım sokağa Zühal Tekkanat adını verir, o sokaktan dışarı çıkmazdım. Biliniz istedim!
Engin Turgut