Görev gereği İstanbul’da bulunan ve o sıralarda ününün doruğundaki Pierre Loti, 1904 Nisan ile 1905 Mart tarihleri arasında çarşaflı üç esrarengiz kadınla birkaç kez gizli gizli buluşur. Bu “üç kara hayalet” ona Doğulu kadınların yaşadıkları zor koşulları anlatmak ister. Bu gizemli kadınlardan ikisi, Sultan’ın nazırlarından birinin kızları olan Zennur ile Nuriye, 1906 yılının ocak ayında trene atladıkları gibi İstanbul’dan gizlice ayrılır. Amaçları Avrupa’ya gidip mahkûm edildikleri harem hayatından kendilerini kurtarmaktır. Ne ki başlarda sıradan bir aile dramı olan bu firar, kısa sürede bir devlet meselesi haline gelir. Zennur ile Nuriye’nin kaçış hikâyesi, İslam’da kadının konumuyla ilgili başlıklarla Avrupa basınının manşetlerinde yer alır…