Paul Celan'ın şiir sanatı, acıyla yoğrulan, yiten ve tekrar ortaya çıkan bir varoluşun anlatımıdır. Bu süreç, her şiirde yeniden gerçekleşir, sözcüklerin seçimi ile. Susmasını bilen bir şiir yazar Celan. Kullandığı sözcüklerle suskunluğun (sıcak ya da soğuk) hangi sınırında olduğunu gösterir. Yapıtlarında bazı özyaşamsal öğelerin belirgin bir biçimde ortaya çıkmasına karşılık, Celan'ın 'ben' dediği vakit genellikle 'insan'ı, 'insanoğlu'nu anlattığı görülür ya da sezilir. Kendisi, bu dünyanın içinde yaşamakta ve 'ben' ile 'sen'in, birlikte yaşamanın, -başka sözcüklerle belirtmek gerekirse- bir insanın bir başka insanla ilişkide oluşunun biçimlerini dile getirir. Şiirlerinde 'düş'e çok büyük bir yer ayırır Celan. Ayrıca insanı ve doğayı bir yaşam bütünü olarak algılar. Sevilen kadın ise, Celan'ın şiirinde saç sözcüğü ile somutluk kazanır. Saçların yumuşaklığı ve rengi, belirli duygulara yol açar. Beyaz ya da kül rengi saç, ölüme yaklaşan birini simgeler. Deniz simgesi ise, yaşam ile hiçlik arasındaki çizygiyi dile getirir...