Hayatın inanılmaz bir hızla değişerek aktığı modern zamanların tüm koşuşturmalarını ve kargaşalarını bir anlığına bırakın... Aşk denilen duygunun ayağa, aşıkların ise dile düşürüldüğü tüm yapay ilişkileri unutun... Gözlerinizi kapatın ve bir hayal kurun... Hayalî gibi görünen gerçek bir aşk hikayesinin içine dalın...
Pek çok yerinde kendi duygu dünyanızdan ve hayatınızın gerçekliklerinden esintiler bulacağınız, sürprizlerle dolu ve şaşırtıcı bir serüven hayal edin... Sizi alıp bambaşka hayallere sürükleyecek, okurken soluksuz bir şekilde sonuna ulaşmak ve bir parçası olmak isteyeceğiniz bir serüven...
Yüzyıllardır tartışılan ve hala güncelliğini koruyan pek çok sosyal meselenin de kahramanların dilinden değerlendirildiği, kendi düşüncelerinizin izlerini de bulacağınız duygu dolu bir hikaye...
Tüm sadeliğine rağmen derin anlamların sözcüklerde hayat bulduğu, serinin ilk kitabı olan bu roman, Ziya’nın anlatımlarından ve Hayal’in “Işığın Dansı” adını verdiği günlüklerindeki yazılarından esinlenerek kaleme alınmıştır.
…muhabbet tohumunun gönül topraklarına düşmesiyle başlayan arkadaşlıkları yavaş yavaş filizlenmiş, zahiri gözlerin göremeyeceği kadar derinlere kök salmış ve ulu bir çınar ağacı gibi boy vermeye başlamıştı. Arkadaşlığın sırdaşlığa, yoldaşlığa ve sonrasında dostluğa dönüştüğü bu süreçte, kimsenin duymadığı bir kitap dolusu cümle kurarak susmayı, yüreklerden taşan duyguları gözlerde okumayı öğrenmişlerdi. Emek, fedakârlık ve saf sevgiyle yoğurdukları dostlukları zamanla mayalanmış, ayrılık fırınının harlı ateşinde pişirilerek, en nihayetinde her yüreğin tecrübe edemeyeceği kadar kutsal bir duyguya dönüşmüştü…
…aşkın büyüsüyle sırladıkları gönül heybeleri göz kamaştırıcı bir parlaklığa, efsunlu bir güzelliğe sahip olmuştu… Üzerine başka hiçbir boyanın sürülemeyeceği, harici hiçbir desenin ilmeklerine işlenemeyeceği, sıradan dünya kokularına sahip hiç bir zevkin ve lezzetin içine doldurulamayacağı efsunlu bir heybeye… O kadar inanmışlardı ki aşklarına, ölüm ve yaşam arasında sınandıklarında bile, sırlanmış urganlarla birbirine bağladıkları yüreklerinin onları daima bir arada tutacağından hiç şüphe duymamışlardı...