“İlmek ilmek örülmüş tesadüfler ve mucizeler zincirinin ürünü Azize, dünyaya geliş nedeninin yolunda emin adımlarla ilerliyordu.”
Peki, Azize’nin dünyaya gelebilmesi için kaç ayrılık yaşanacak, kaç ruh yaralanacak, kaç beden tarifi imkânsız acılarla yoğrulacaktı?
İkinci kitabıyla da hayal gücünün sınırsızlığını ve kaleminin yetkinliğini kanıtlayan yazar, insan manzaralarını geniş bir yelpazeyle okurlarına sunuyor.
Yazar; bir kadının yaşayabileceği en büyük acıyı, toplumun önyargılarını, yanlış bedene hapsolmuş zayıf bir ruhun okuru hayrete düşürecek dönüşümünü, Afrika’daki kadınların “kadın sünneti” adı altında yaşadıkları işkenceleri sunmakla kalmıyor, aynı zamanda birbirinden ilginç konuları harmanlarken okuru geçmişin tozlu sayfalarında tarihsel ve mucizevî bir yolculuğa da çıkarıyor.
Kitabına yazdığı “son”la ülkenin geleceğine ışık tutan yazar, bir ülkenin aslında nasıl daha “ileri” seviyede olacağını gözler önüne sererek bizlere rehberlik de ediyor.
Gerçek hayatlardan hayallere kurduğumuz yolculukta hayallerimizin gerçekleşmesi ümidiyle.