Kimi zaman insan için gidecek bir yer yoktur; ya da gidilse de kalınacak herhangi bir penah.
Kişi kendini ait hissetmeyebilir çoğu zaman; en çok ait olduğunu sandığı yerde.
Bulunduğu yerde en ufak bir iz dahi bırakmayabilir; bütün köklerini orada salmışken.
Ve kişinin en büyük laneti kendini Cennet’teyken bile Araf’ta, yolun sonuna gelmişken bile hep eşikte, vatanındayken gurbette, sevgilinin yanında bile hasret hissetmesidir aslında.
Sahipken yokluk, tokken açlık, birken ikilik çekmesidir.
Merve Küçüksarp, Hazan Vakti’nde Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında İzmir’in işgalinden kurtuluşuna kadar olan dönemi gerçek olaylardan yola çıkarak romanlaştırıyor. Kendini savaşın dışında, Kordon’un ışıltılı dekoru içinde tutmaya çalışan son dönem Osmanlı burjuvazisinin önce işgal, sonra kurtuluş ve şehri saran büyük yangınla birlikte değişen hayatını yasak bir aşkın ekseninde sürükleyici ve masalsı bir dille anlatıyor. Bugün dahi kimin başlattığı birtakım tartışmalara konu olan İzmir yangınını ve küle dönen bir şehrin hikâyesini tüm çıplaklığıyla ele alıyor.