“Bu bir başlangıç ya da son değildi. Bu bir tebessüm ve kederdi.”
Bilmiyorsun sevgilim, bilmiyorsun.
Kaderin bizi nasıl paslı bir makasla budadığını, Azrail'in ölümden daha vahim bir acıyla sınadığını, ruhumuzdaki zelzelenin nasıl arsız ve yıkıcı olduğunu bilmiyorsun.
Seni tamamıyla ve dönülmez olarak kaybettiğimde, siyah bir tuvale kondurulan nokta kadar belirsiz ve yoktum. Aynalar aksimi inkâr edebilirdi. Annem adımı unutabilirdi. Çok sevdiğin saçlarım rengini göğe armağan edebilirdi.
Varlığımın yokluğunla silinmesine, yaşadığımız tüm anlar şahitlik edebilirdi.
İşte, birbirine dolanan yokluğumuzla karanlık bir sahneye çıkıyoruz. Tüm ihtişamımızla olmayışımıza fısıldıyorlar.
Sen de duyuyor musun?
“Perdelenirken ayrılık, acıtacak son alacakaranlık.”