Son kuşak İtalyan yazarları arasında önemli bir yere sahip olan Guiseppe Pontiggia, İki Kere Doğanlarda çok hassas bir konuyu ele alıyor; engelli bir çocukla yaşama gerçeği. Paolo, zor bir doğumun sonunda, birtakım fiziksel ve zihinsel sorunlarla dünyaya gelmiştir. İki Kere Doğanların anlatıcısı olan babası da, annesi de, ilk başta bu durumun kalıcı olduğu kabullenmekte güçlük çekerler. Sonunda başka bir doktor, onlara hayatlarının bundan sonra tutacağı yolu gösterir: Engelli bir çocukla yaşayacak, onu keşfederken kendilerini de daha iyi tanıyacak, çocuğun bir birey olarak ayakta durabilmesi için çaba harcayacaklardır. Engelli çocuklar, bir bakıma iki kere doğmaktadırlar, ve bu, onların oldukları gibi toplumsal hayata katılabilmeleriyle mümkündür. Bu, her şeyden önce Paolo’nun farklı olduğunu kabul etmek, ona yürümeyi, konuşmayı, başkalarıyla iletişim kurmayı öğretmek, onun için hayatı kolaylaştıracak birtakım ortamlar hazırlamak demektir. Anne için de, öğretmenlik yapan baba için de zor bir süreç olur bu. Bir yandan kendi içlerindeki çelişkileri, farklı sorunları çözmeye çalışırken bir yandan da evde, okulda, tatilde ‘normalliği’ saplantı haline getirmiş toplumun önyargılarına göğüs gerer, kimi zaman da zor anlar yaşarlar. İki Kere Doğanlar, son derece hassas, tedirgin bir babanın ağzından bu zorlu savaşı anlatan Guiseppe Pontiggia’nın, Türkçe’deki ilk kitabı.