Birden Jacgues'ın karısının elinde bir tabanca parladı. Bayan Pross silâhsızdı ama, Lucie'ye duyduğu sevgi ona büyük bir güç vermişti. Yavrucuğunun ve kocasının kurtulması için elinden ne gelirse yapacaktı. Kadının ellerini tutmuştu, bırakmıyordu. Tabanca havada kara kara patlıyordu. Bayan pross birden kadının elinde vurdu ve tabanca patladı. Bayan Pross ilk anda, çıkan dumandan hiçbirşey görmedi, anlayamadı. Acaba kendimi vurulmuştu, kadın mı? O anda jacgues'ın karısı yere yığıldı. Bütün bunlar iki saniye içinde olup biti vermişti. Bayan pross bir kaç dakika olduğu yerde kalakaldı. Yavrucuğu kurtulmuş muydu acaba? İlk önce bahçeye çıkıp birkaç dakika merdivenlerde oturdu. Olup bitenleri kafasında evirip çevirdi, düşünmeye çalıştı. Sonra içeri girerek şapkasını, çantasını, aldı. Yeniden dışarı çıkarak evi iyice kilitledi. Merdivenlere oturarak ağlamaya başladı. Kapıcı geldiğinde onu ağlar buldu. Neden ağladığını sorduysada bir cevap alamadı. Arabanın yanına kadar gittiler. Kadını arabaya bindirdi.
Bayan Pross:
Bu şehir bugün niçin bu kadar sessiz? diye sordu.
Kapıcı:
Hiç de sessiz değil, dedi. Üstelik çok gürültü var...