"İshak' ı yirmi yaşlarındayken yazdım. Büyük kente gelmiş bir taşralıyım o sırada. Gürültü ve soğukta yazdığım o öyküler hep çocukluğumun kentiyle ilgili: Antep. İshak, bir Anadolu kentindeki gerçeklerin ne yorumudur, ne sorunlarının çözümü. Küçük alçakgönüllü kesitlerdir bu öyküler. O kenti tanımaya çalıştım yıllar önce. Mevsimlerine, yapı taşlarının çeşitlerine, toprağın kokusuna ve tüm sokaklarına, insanlarına, çocuklarına dikkat ettim: Avcının iyisi uçanı vurur. İyi öykücü, akıp giden zamanın ritmini, onu durdurmadan kalemine uydurandır. Bir süre birlikte döner o çarkla. Ve bir ölü noktayı geçince bırakır. Öyle gördük ustalarımızdan."