1492 yılında Amerika kıtasının Kristof Kolomb tarafından işgali, Avrupa için yeni bir kurtuluş olmuştur. Avrupa'nın bu tarihten sonra hızlı bir kalkınma sürecine girdiği görülmektedir. Amerika'dan elde ettiği bu zenginliğe rağmen Avrupa, İslam Dünyası/Osmanlı İmparatorluğu karşısındaki mahkum konumundan uzun süre kurtulamadı. 18. Yüzyıldan itibaren ise, bu dengenin artık değişmeye yüz tuttuğu -ve hatta değiştiği- hissedilmeye başlanmıştır.
Batı, ancak yüzyılın sonlarına doğru, İslam topraklarını doğrudan işgale cesaret edebilmiştir. O nedenle 1798, Müslümanlar için olduğu kadar Avrupalı sömürgeciler için de önemli bir tarihtir. 1798'de Napolyon'un Mısır'ı işgal denemesinin uzun vadedeki sonuçları açısından iki yönlü etkisi olmuştur. Bir: Napolyon'un söz konusu kısa işgal süresi içindeki faaliyetleri Araplar -özellikle de Mısırlılar- arasında milliyetçilik duygularının oluşmasına vesile olmuştur. İki: Avrupalı devletlerin İslam topraklarını sömürgeleştirme faaliyetlerine hız verdikleri bir sürecin kapısını aralamıştır.
İslam Dünyası üzerindeki Batılı hakimiyetinin tam anlamıyla sağlanabilmesi ise, ancak 19. Yüzyıl sonu itibariyle mümkün olabilmiştir. O nedenle, 19, yüzyılda İslam Dünyasının çok yönlü ve çeşitli düzeylerde bir ıslahat ve reform sürecine girmesi bir rastlantı değildir.
Bu eser, Osmanlı Devleti, 1914'e kadar Osmanlı Devleti'nin bir parçası olan Mısır ve İran'daki reform çabalarını belli yönleriyle ele alan makalelerden oluşmaktadır.