"Sanat”la "İslam” kelimeleri bir arada kullanıldığında, kendisini dindar olarak kabul etmeyen kesim, İslamı, sanata tahammül edemeyecek kadar "geri” görmekte, kendisini dindar olarak kabul eden kesim ise, sanatın İslamla bağdaşmayacak kadar "kötü” ve "lüzumsuz” olduğunu düşünmektedir. Bugün yalnız Türkiye’nin değil, bütün İslam dünyasının hemen her yerinde büyük bir "estetik aşınma” ve" tarihi tahrip” hadisesinin yaşandığı acı bir gerçektir. Çirkin binalar, estetikten yoksun avlusuz camiler, bina ile orantısız minareler, tarihten ve sanattan kopmuşluğumuzun canlı birer ifadesidir. Halbuki bir din, en iyi ifadesini sanatla bulur; kendisini en iyi sanatla ifşa eder. İslamı sanat ve estetikten soyutlamanın ne dini bir dayanağı vardır, ne de bundan sanat ve dinin bir kazancı söz konusudur. Bu tespitlerden yola çıkan Nusret ÇAM, bu kitabında, İslamın sanata bakışını, İslam sanatının mahiyetini ele aldıktan ve İslamın sanatta ifadesini anlattıktan sonra, ilk devir İslam eserlerinden örnekler sunmakta, terimleri açıklamakta, böylece insanlarımızın tekrar sanat ve estetikle barışmasını sağlamayı amaçlamaktadır.