İslam, "sabit" ve "değişebilir" ölçülerle yaşanan bir dindir. İslam'da değişebilir olan, üretilmişliği ifade eden İslam düşüncesi ve kültürüdür. Bundan dolayı da İslam düşüncesi, değişen şartlarla beraber yeniden biçimlenmeli ve çağı kuşatmalıdır.
Tarihi biçimlerin ve birikimlerin zaafları, hiç bir anlamda İslam'ın zaafı manasına gelmemelidir. İslami düşünce özellikle yeni ve farklılaşan sorunlar karşısında yenilenmelidir. Çağı, vahyi ilkeler çerçevesinde tanımak ve yorumlamak İslami hareketlerin en temel ödevi olmalıdır. Bunun için geleneksel fıkhın kalıpları aşılmalı, içtihad fikrimiz yenilenmeli, yaşadığımız sorunlar karşısındaki içtihadlarımız bireysellikten kurtulup şura temelinde biçimlenmeli ve İslami mücadele için sahih bilgi ve üretkenlik önemsenmelidir.
Sudan İslami hareketinin önderi Hasan Turabi, bu kitabında ortaya koyduğu öncelikli tespitleri yaşamlaştırmayan bir hareketin, müslümanların imkanlarını geliştiremeyeceğini belirtiyor. Turabi'ye göre İslam'ın altın çağı bir daha gelmemek üzere sadece mazide yaşanan dünkü çağ değil, bize sorumluluklarımızı hatırlatan önümüzdeki çağdır. Çünkü İslam çiçeği sonsuza değin canlıdır.