Yeryüzü - Efendiler efendisinin mübarek beyanlarına istinaden- bir mescid olarak kabul edilecek olursa Mekke bir mihrap, Medine minber, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) de bütün ehli imana imam, bütün insanlara hatip, bütün peygamberlere reistir.
Zaman ve mekanın çeşitli sebeplerle hususiyet arz etmesinin, kişinin özel hayatından toplumların hayatına ve oradan da bütün bir insanlığı ilgilendirmeye kadar uzanan bir yönü bulunmaktadır. Fert olarak hayatımızın herhangi bir döneminde yaşadığımız bir mekan ya da hayatımıza giren bir eşya bizim için ayrı bir değere sahip olabileceği gibi, bütün bir insanlık için de önemli olan mekanlar ve zamanlar vardır.
Bu bağlamda, Mekke- Medine ve civarı, Hz. Âdem’den Hz. İbrahim aleyhisselama ondan da son peygamber Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme kadar pek çok peygamberin ve bu peygamberlere tâbi olanların aziz hatıralarını taşımaları hasebiyle ayrı bir hususiyet arz etmektedir.
O mekanlar en özet ifadesiyle, İslam’ın beş şartından birini eda niyetiyle ziyaret edilen mekanlardır. O mekanlar Efendiler Efendisinin izini taşıyan, şerefü’l mekan bi’l- mekin kaidesince, şerefini üzerinde yaşamış olanlardan almakla birlikte, bizzat kutsi ifadelerle de şerefi tescilli mekanlardır.
O mekanlar sadece isimleri bile evrad-ı ezkar olarak dillere tat, kalplere huzur veren, Hulefa-i Raşidin’in, ashab-ı kiramın, nice evliya ve asfiyanın izini taşıyan mekanlardır. O mekanlar "hayatta bir defa gidebilmek, gidip de izinin tozuna yüz sürebilmek" için dua edilen mekanlardır. O mekanlar, Harem-i Şerif’tir, Arafat’tır, Müzdelife’dir, Mina’dır.
Bütün bu "çekici" özelliklerine rağmen, her Müslüman’ın rüyalarını süsleyen bu mekanları, Hac farizasının malî ve bedenî bir ibadet olması hasebiyle çoğu kez ziyaret mümkün olamamakta; hasret, gidip de görenlerin anlattıklarıyla bir nebze olsun teskin edilmekte ve çoğu kez gözyaşına bürünüp gözlerden süzülmektedir.
Yayın evimiz, bu mekanları çeyrek asırdan bu yana deklanşörüyle tarihin hafızasına kaydeden bir hakikat âşığının sevda karelerinden oluşan albüm hazırladı. Bu albümde yer alan her bir fotoğrafa profesyonel bir emek sarf edildi. Kimi fotoğrafa güneşin bayram ufkundan müminlerle secdeye gidişi yansıdı, kimisine Hacerü’l-Esved’e dokunma gayretindekilerin hasreti.
Her bir karesiyle, o mekanları ziyaret edenlerin hatıralarını bir kez daha canlandıracak, gidemeyenlerin hasretini körükleyecek bu albüme, fotoğraf altı yazıları ve ilgili mekanların gönle ve kalbe yansıması sadedindeki orijinal değerlendirmelerle ruh ve mana bütünlüğü de kazandırıldı.