Bizans'tan Konstantinopolis'e, Konstantinopolis'ten İstanbul'a ve günümüze, Süleyman Demirel'e kadar İstanbul'un tarihi, yaşadıkları, atlattıkları, boyun eğdiği her şey kronolojik olarak bu kitapta toplanmış. Bugün düzensiz, gürültülü, kirli, tıkanmış bir megapol olan İstanbul'un tarihte ne denli itibarlı bir kent olduğu, imparatorların üzerine titremelerinden anlaşılıyor. Ve tabii, günümüze kadar kalabilmiş olan anıtlarından, yapıtlarından... "Konstantinopolis, Yunanlıların zaferi, itibar zengini, ama daha da çok para zengini. (...) Bizans her alana hükmediyor, çünkü başka kentleri zenginlikte aştığı gibi, kötülükte de aşıyor", diyor Odon de Deuil 12. yüzyılda. Ve 17. yüzyılda Jean Thevenot, "İstanbul'u gören herkes bu kentin dünyaya hükmetmek ve onu yönlendirmek bakımından müthiş bir konuma sahip olduğu konusunda hemfikir", diyor. İki kıta üzerine kurulu dünyadaki tek şehir olan İstanbul'un tarihini Robert Mantran'ın usta kalemiyle yeniden yaşıyoruz bu kitapta.
“Bugüne dek kentin Bizans ya da Osmanlı dönemlerini anlatan bilimsel kitaplar, Konstantinopolis-İstanbul’un ne kadar önemli bir imparatorluk merkezi, strateji ve iktisat açısından ne kadar önemli bir yer, farklı (hatta çelişkili) uygarlıkların ve dinlerin ne kadar önem bir buluşma noktası olduğunu bilme olanağını bana sağlamıştı. Ne var ki, yargılarım soyuttu, zira binlerce ve binlerce insan sayesinde oluşan bu görkemli gerçekliği elle tutulur, gözle görülür biçimde kavrayamamıştım. İstanbul’un gerçek yüzüyle karşılaşınca, Bizans ve Osmanlı tarihi üstüne tutkuyla sürdürdüğüm öğrenimimin çok yetersiz olduğunu hissettim”
ROBERT MANTRAN