“Güneş bulutların arkasına yerleşmiş, gökyüzü derin derin gürlüyordu. Yağmur ha yağdı ha yağacaktı. Şiddetli rüzgârın etkisiyle dev köprü ağır ağır sallanıyordu. Köprünün dış tırabzanına tutundum ve aşağı baktım. Yan yatmış bir jet skinin yanında bir insan bedeni hareketsizce su üzerinde yüzüyordu.
Şu an yaşamakta olduğum, hayatın bugüne kadar önüme koymuş olduğu lanet olası sınavların en ama en zor olanıydı. Aşağıda ölmek üzere olan bir insan vardı. Ve ben şu an onun yaşamını kurtarmaya en yakın kişiydim. Kazazedenin yakınlarında ne bir tekne ne de bir gemi vardı.
Çok ama çok trajik bir sahneydi bu. Ancak gelin görün ki onlarca metre yukarıdan çaresizce aşağı bakmak dışında hiçbir şey gelmiyordu ki elimden!”