“Seni görüyorum…”
Olamaz! Jake, bu kadim sesi tanımıştı. Kral Kurukafa Kalverum Rex’ti bu…
“Şimdi bana gel…”
Jake, büyük bir kuvvetle başka bir dünyaya doğru çekildi. Karanlık, onu tamamen yuttu…
Artık kelimeleri söyleyen ses, daha yüksek ve kulak tırmalayıcıydı.
“Zamanın Anahtarı… Sonunda elimde…”
Jake, babasının saatini bir anahtar olarak kullanıp Calypsos’a geri dönmek ister.
Ancak kendisini Calypsos yerine bir çöller diyarında bulur. Yalnız değildir; Marika, Pindor ve Bach’uuk ile ablası Katy de bir şekilde buraya gelmiştir. Ekip, daha ne olduğunu anlayamadan genç ve güzel Prenses Nefertiti’nin saldırısına uğrar ve esir düşer. Ancak kısa süre sonra prensesle birlik olup, Kral Kurukafa’nın hizmetkârlarıyla mücadele etmeye başlarlar.
Kral Kurukafa, Jake’in elinde bulunan bir şeyi istemektedir: Sahibine büyük güçler veren, ürkütücü Uluyan Sfenks’i kontrol etmesini sağlayan taşı…
Böylece Jake, zamana karşı yarışarak Kalverum Rex’le savaşır. Bu savaşı kazanmak zorundadır. Yoksa Kalverum Rex, tüm dünyayı ele geçirecektir…