Edebiyat serüveninin tarihinde birçok yazarın hayatı da “romandır”; acıların, çaresizliklerin, umutsuzlukların ve ızdırapların cenderesinde kıvranmanın romanı. Charlotte Brontë erkeğin egemen, sosyal eşitsizliğin, adaletsizliğin, sınıf ayrımının doğal olgular olarak algılandığı ve aşkın Victorian anlayışın “reçetesine” göre belirlendiği 19. yy İngiltere’sinde yaşadı. Verem annesinden başlayıp sırasıyla kardeşlerinin ve kendisinin inatla peşinden geldiğinde yapabileceği şey belliydi. “Yazmak ve ölmek”. Jane Eyre baskının egemen olduğu bir çağda kimliğini, bağımsızlığını arayan genç bir kadının iç mücadelelerini, ruhsal gelişimini yansıtan bir romandır.