Sade bir dil ve akıcı bir üslup ile Jane Eyre’nin hikâyesi:
“Evliliğimizin ilk yılını Edward kör olarak geçirdi. Bizi birbirimize yaklaştırıp kaynaştıran da bu oldu. Çünkü ben kocamın her şeyi olmuştum. Her şeyi benim gözümle görüyordu. Evliliğimizin ikinci yılında bir sabah Rochester bana mektup yazdırıyordu. Sanki görüyormuş gibi bana bakıp, “Jane boynunda parlak bir şey var mı?” diye sordu. “Evet altın bir kolye.” “Üstünde mavi bir elbise mi var?” Öyleydi. Çoktandır gözü görmeye başlamış. Bunu bana söylememiş. Hemen Londra'ya gittik. Edward bir göz doktoruna göründü. Zamanla bir gözü görmeye başladı. Ama kitap okuyamıyordu. Etrafı tanıyabiliyordu. Bir çocuğumuz olmuştu. Mutlu bir yuvam vardı.”