Maksat elbette, üzüm yemek. Bağcıyı dövmek gibi bir niyetimiz yok.
Anatomik olarak eş değer olan bireyler, birbirlerine
dilleriyle, dişleriyle, bakışlarıyla ve tırnaklarıyla zarar verirler.
Acımasızca kategorize ederler.
Mesela: Arsız, edepsiz, cahil, korkak, denyo, gavat, sinsirella…
Uzar gider. Bu kelimeleri çoğunu, kullanıcı anlamını bilmeden cömertçe ve hoyratça kullanır.
Kendisine göre o sıfatları verdiği kişi kaktüs, kendisi ise çiçektir.
Bizim sözümüz tam da o çiçeklere.
Anlamını öğrensin ve kendi üzerinde denesin.
Bahsi geçen 48 sıfattan 3’ünü, 48 saat süre ile üzerinde taşımayı denesin.
Dar gelir. Taşıyamaz. Doğada ekolojik bir denge var.
Güneş, yağmur, deniz, gökkuşağı uyum içinde yaşarken,
insanoğlunun birbirleri ile uğraşmasının sebebini kavramak çok zor.
Kaktüs tarlasında, çiçek aramak istemeyen
İlk önce kendi dikenlerini tesviye edecek.