Tekrar baktığında ağabeylerinin, kayalıkların dibinde olduklarını gördü. Sanki göz çanaklarına kan dolmuştu. Yüzleri adeta bir kaya kadar sertti. Tüfeklerini Ste’ye doğrulttular.
Ste bu arada çığlık atarak uyandı. Annesi başında duruyordu. Kan ter içinde kalmıştı. Kalktı... Evlerinin önündeki kuyudan elini yüzünü yıkadı. Bitkindi. Korkacak hali de kalmamıştı. Sanki boğazına bir yumruk tıkanmış ve onu boğmak istiyordu.
Dermanı kesilmiş ayakları bedenini, zorla taşıyordu... Ahıra gitti... Daha önce hazırladığı ipi boynuna geçirdi... Ayaklarıyla sandalyeyi devirip askıda kaldıktan birkaç dakika sonra dili çenesinden aşağıya sarkmaya başladı. Boynu da kırılmıştı. İki damla göz yaşı yanaklarından aşağı süzüldü... Gözleri açıktı.