"Senin Şehrinden kovulduğum gün anladım ki yalnızım, yapayalnız. Ben sadece iyi iyetli, saf düşler kurup sokulmuştum kalbine... Oysa her buyur, her hoş geldin; sinsi bir çıkarın, sıcak gözüken sahte bir baharın güneşiymiş meğerse. Bu sana münhasır değil. Şimdiye değin karşılaştığım her surette her tende bu hep vardı. Görmezden geldim, yok saydım, kin gütmedim, barşık kalmaya gayret ettim.Üzerime oynanan tüm oyunları görüp bildiğim halde sindirdim. Biliyordum ki hepsi nasılsa bir gün gideceklerdi."
...
"Ben en çok babam olmak istedim. Babamla olmak. Onun gözlerinde aradığım ışıltıyı hiç göremedim. Baktığımda ya korku ve öfke vardı ya da susup içine attığı, gömdüğü ketum bir çaresizlik. Kızgın bi kor sonrası örsle çekiç arasında tavlanıp suya batırılmış çelik hali. O,nu hiç ağlarken görmedim. Benim bir çocuğum yok; belki babalar böyle davranır evlatlarına belki de ulaşılmaz olmak babayı yücelten şey."