Eski çağ yazın dünyasının dikkate değer ürünlerinden biri de “övgü” kitaplarıdır. “Övgü” kitaplarında bugün biz “yeniler”in yadırgayabileceği pek çok şeye methiyeler düzülmüştür. Övülen şey, çok kere, çoğumuzun övülmeye değer bulmayacağı, dahası, değil erdem “zaaf” sayacağı insanlık halleridir. Kyreneli Synesios “kellik” gibi, çoğu erkeğin korkulu rüyası olabilecek bir “nasipsizliği” bir erdem olarak görüp yüceltmesiyle yerleşik inançları sarsıyor. Her şeyin felsefe konusu haline gelebileceği bir çağda yazar meseleyi öylesine ciddiye almıştır ki, kellik onun dünyasında başlı başına bir “tefekkür” konusu olabilmiştir.
Synesios, Hıristiyanlık çağında yaşadığı halde, hâlâ antik dünyanın insanıdır; aklı da fikri de “eski dünya”dadır. O dünyanın fikirleriyle, inançlarıyla, duygularıyla; çok zengin bir düşünce geleneğinin “geç kalmış” bir temsilcisi olarak konuşur. Nitekim, Kelliğe Övgü’nün çıkış noktası da bir başka “övgü” kitabıdır. Yazar kendisinden iki yüz yıl önce yaşamış olan Bursalı Dion’un Saça Övgü adlı kitabında ileri sürdüğü görüşleri çürütmek için kaleme almıştır Kelliğe Övgü’yü.