Viyanalı felsefe öğrencisi Marek van der Jagt bize mutluluk arayışının hikâyesini anlatıyor. Marek’in öyküsü sünger gibi votka içen gizemli bir kadının ona bir valiz verdiği pespaye barda başlar. Valizde Marek’in annesine ait giysiler vardır. Ama daha da önemlisi bu valiz, romanın omurgasını oluşturan birçok utanç verici sırrın ilk ipucunu içermektedir.
Kitaptan
‘’Kendi yokluğumla yaşamayı öğrendim. Uygulamada, bunu kendi kendime söylediğim şu tümceye indirgedim: “Marek, şu andan itibaren iki hafta içinde mutlu olacaksın.” O iki hafta geçene kadar günleri saymaya başlıyorum. Sonra tekrar kendime, “Marek, şu andan itibaren iki hafta içinde mutlu olacaksın, mutluluğun boa yılanı iki hafta içinde boynuna dolanacak,” diyorum. Bu, benim hayatıma biçim katıyor.”
“Van der Jagt’ın ‘işlevsiz’ ailesi, son zamanlarda tanıdığımız en eğlenceli insanlar olarak hatıramızda yer alıyor… Harika bir roman.”
— KIRKUS
“Komik ve etkileyici… Marek van der Jagt’ın eseri, duygusal arayışın romantizmi ile bir cinsel eğitim komedisi arasında gidip geliyor…Yaşama içgüdüsüyle ilgili bir rol, olumsuzlama olarak yazma ve yalanlarla gerçekler arasındaki slalom.”
— LE MONDE