Bir varmış, bir yokmuş. Allah'ın kulu çokmuş. Vaktin birinde bir ülkenin ücra bir köyünde bir Keloğlun varmış. Bu Keloğlan'ın ana babası ölmüş de, bakılmaya muhtaç iki kız kardeşi kalmış. Bunlar çok fakir, çaresiz kaldıklarından, her gece evin birine yemeğe giderlermiş. Köşün bir ucunda, ormana bitişik oturan bir dev karısı varmış. Bu fakirler bütün köyü dolaşmışlar, sonra gezmişler de akşamın birinde, bu dev anasının evine konuk olmuşlar. Yemek yemişler de çekilip yatmışlar. Bu dev anası da ocak başına oturmuş, bunların uyumalarını bekler, gözleri çıldır çıldır döner de, karnı gurul gurul öter, odun parçasıyla dişlerinin arasını karıştırırmış.