“Kendini bilen, Rabbini bilir” sırrınca, insanın âlemlerin Rabbini tanımasının yolu, en başta kendisini tanımasından geçer. İnsanın Hakk’a kul olması Hakk’ı bilmesine bağlı olduğu gibi, Hakk’ı bilmesi ve tanıması da kendisini bilmesine ve tanımasına bağlıdır.
Bu bakımdan, “Lâ ilâhe illallah” gerçeği içinde bir yolculuk için, insanın önce nefis ve benliğini ilahlaştırmaktan kurtulması ve ‘bana ait’ dediği ne varsa hepsinin O’nun malı ve emaneti olduğunu idrak etmesi gerekir.
Elinizdeki eser, işte bu gerçekten hareket ediyor. Bir tasavvufî sohbet ve muhabbet üslubu içerisinde, insanı kendi gerçeğini seyre; ve bu seyr ile de, Rabbini tanımaya ve yalnız O’na kul olmaya davet ediyor.