Artık örneklerle sadece karşılaşmıyoruz, onlarla yaşıyoruz. Örnekler, rengârenk paraşütler gibi gece-gündüz zihinlerimize sızıyor; düşüncelerimizi, davranışlarımızı, giysilerimizi, konuşma biçimimizi, yeme içmemizi, kısacası hayatımızın her ânını işgal ediyor. İşgal ediyor çünkü insanın doğası bu!
Dünyanın bir köye, hatta bir eve dönüştüğü bir çağda “Kimi Örnek Almalı?” sorusunun cevabı çok önemli. Çağımızın ör- nekleri uzun ömürlü değil. Renkleri soluyor, eskiyor, ufalanıyor… Toplum öğütüyor örnekleri. Örnek çöplükleri öbek öbek yükseliyor. O hâlde eskimeyen, değişmeyen, solmayan bir örneğe ihtiyacımız var. Öyle bir örnek ki, kutuplardan çöllere, met- ropollerden köylere herkese yakın, herkesin kendisi olsun.