Şüphesiz öte dünyada dirilme, hesap ve amellern karşılığını görme meselesi, İslam'ın getirdiği köklü inanç mes'elelerinden biridir. Bu dinin binası, Allah'ın birliği esasından sonra, bu konular üzerinde durur. Bu din, inanç, düşünce, ahlak, davranış, kanun ve nizam olarak sadece bu mes'elelere dayanır ve bunlarla ayakta durur. Gerçekten Allah'ın kemale erdirdiği, kendisiyle mü'minlere olan nimetini tamamlayıp din olarak kendileri için razı olduğu İslam, hakikatinde, kemal noktasında, teşkilinde muntazam ve mütekamil bir hayat yoludur. Onun kişiye verdiği itikadi düşünce, ahlaki değer ölçüleriyle, düzenli hukuk ve kanunlarıyla beraber gelişir ve düzene girer. Bunların hepsi bu dindeki uluhiyet ve ahiret hayatının gerçeğinden ibaret olan bu tek kaideye dayanır. O halde İslam düşüncesinde hayat, ferdin ömrünü ifade eden kısa bir dönem değildir. Nitekim hayat, bu dünyada insanlığın ömrünü gösteren bir dönem olmadığı gibi, insanlıktan bir milletin ömrünü temsil eden sınırlı bir dönem de değildir.