Ben Rabia, çilekeş kadın; özgürlüğe hasret bir hayatın özlemi ile tutuşurken gökyüzünden üstüme püskürülen lavların külleri arasında nefessiz kalmış boğulurken sadece aşkın nefesiyle hayat buldum. Aşkla yaşama bağlandım, alevlerin arasında; sevginin tadını kalbimin sesiyle hayata tutundum ve bu inançla kararmış zihinlere meydan okudum.
Evet, mutluluk neydi? Koşarak elde ettiğimiz ama düşerek kaybettiğimiz bir parçamızdı. Sımsıkı sarıldığımız, gözyaşlarıyla besleyerek yeşerttiğimiz sevgi bebeğimizin büyümesine ve kök salmasını baltalayan ve kana bulayanlara karşı direnişti benim mutluluğum.
Evet, ben annemin göz nuruydum, bakmaya kıyamadığı sevdiceğiydim. Annemden öğrendim gökyüzüyle arkadaş olmayı, annemden öğrendim yıldızlarla konuşmayı, dertleşmeyi ve arkadaş olmayı. Onlar kulağıma fısıldadı özgürlüğün ve aşkın rengini.