İnsanın dünya üzerindeki serüvenini bütün renkleri ve çeşitliliğiyle teneffüs etmek isterseniz antropoloji bilimiyle tanışmalısınız. Antropoloji bütün bilimler içinde en özgürlükçü olanıdır. Zira ırksal ya da kültürel üstünlük iddialarının asılsız olduğunu kanıtlamakla kalmamış, nerede ve ne zaman yaşadıkları konusunda ayırım göz etmeksizin bütün insan topluluklarını inceleyerek insan doğasını alimlerin düşüncelerinden ya da labratuvarda çalışan bilim adamlarından çok daha büyük ölçüde aydınlatabilmiştir. Antropolojinin ilgi alanı uçsuz bucaksızdır.İnsanla ilgili, geçmişte ve şimdi yaşanan her şey antropolojinin konusuna girer. İnsanı konu alan başka birçok bilim vardır. Anatomi ve fizyoloji gibi bilimler insanı biyolojik bir organizma olarak ele alır. Sosyal bilimler insan ilişkilerinin belli kalıplarını ve insan kültürünün büyük başarılarını inceler. Antropologlar bu saydıklarımızın hepsiyle ilgilidir ama hepsiyle birden, bütün yer ve zamanları hesaba katarak çalışmak isterler. İşte bu eşsiz geniş perspektif, antropologların insan doğası olarak tanımlanan kaygan zeminde başarılı olmalarını sağlar. Türkiye’de 1950’lerden itibaren yaygınlaşmaya başlayan antropoloji, ülkemizin kendi kültürüne özgü problemleri çerçevesinde analizler yaparak gelişmiş ve bu arada pek çok değerli antropolog yetişmiştir. Antropoloji çalışmalarının ürünleri özellikle 1990’lardan itibaren yayın dünyasına yansımaya başlamıştır. Ancak yayınlanan kitaplar yetişmiş antropologların kendi uzmanlık alanlarında çalışmalarının bir sonucunu ortaya koymaktadır. Türk okuruna antropolojinin ne olduğunu ve antropologların nasıl çalıştığını anlatan, özellikle üniversite öğrencilerine yönelik Türkçe yayınlanmış kaliteli antropoloji kitapları yok denecek kadar azdır. Var olanlar da belli konularda aşırı yoğunlaşarak antropolojiyi bir disiplin olarak bütüncül karakteriyle okuyucuya sunamamaktadır. |