Yıllardır uyuyakalmış kiremitler darbelere direndiler, birbirlerine daha bir sıkı kenetlendiler. Mutluluklar hüzün, yaşanmışlar yaşanmamış, günler hafta, aylar yıl olup birbirlerini bırakmamacasına. Çok geçmedi, indirdiler terası aşağıya. Cumbalı katın tavanı yoktu artık. Dört duvar bütün çıplaklığıyla ortadaydı. Sadece insanlar mı utanır utanılmaması gereken çıplaklıklarından, evler utanmaz mı acaba? Eşyaların da bizde hatırı yok mu?
Jaklin Çelik, Kum Saatinde Kumkapı’da, bizleri İstanbul’un tarihî semti Kumkapı’nın insanlarına, evlerine, sokaklarına, geçmişine dair duygu dolu ve capcanlı bir yolculuğa çıkarıyor. Yaşama uğraşının, kentin dokusunun, farklı kimliklerin ve kesişen hayatların anlatıldığı bu öyküler Çelik’in edebiyat serüveninin ilk ürünleri, ilk heyecanları…